Fujifilm XT-1 İzlenimlerim 2
Aynasız model deyince benim aklıma -biraz da ilk çıkan modellern etkisiyle- düz ve geniş LCD’li modeller geliyordu. Fujifilm X serisi makinalar ise tasarım olarak bu algının tam karşısından yer alıyor. Üzerinde iso, pozlama telafisi ve enstanteneden oluşan 3 ayrı ayar kadranı var. Klasik PSMA moduna sahip olmadığı için daha önce PSMA modlarını kullanan biri makinayı ilk eline aldığında biraz garipseyebiliyor. Örneğin diyafram ayarı tıpkı eski günlerdeki gibi obejktifin üzerinden yapılıyor. Her ayarın yanında Auto özelliği var. Diyaframı A moduna getirdiğinizde enstantene öncelikli çekime geçmiş oluyor. Enstanteneyi A moduna alıncada diyafram öncelikli çekim yapmaya başlıyor. Her ikisini de A yaptıgınızda Program modunda çalışıyor. İso, enstantene ve diyaframın üçünü de A moduna getirdiğinizde makina pozlamanın tamamını kendi yapıyor. İsterseniz bu durumda pozlama telafisi ile pozlmaya müdahale edebiliyorsunuz.
Ben gün boyu devam eden çekimlerimde yarı otomatik ayarlarda çekim yaptım. Aynasız makinalarda manuel modda çekim yapmayı tercih eden biri değilim. Çoğunlukla yarı otomatik modlarla çekim yapıyorum. PSMA kadranı yerine bu şekilde bir ayarlama benim için çok daha pratik oldu. Pozlamadan kaynaklı çekim firesi yaşamadım diyebilirim.
Benim olmazsa olmazlarımdan biri olan fokus noktası ayarlama konusunda ilk saatlerde biraz sorun yaşadım. Makinanın arkasında bulunun aşağı yön tuşuna bastıktan sonra aktif olan nokta seçme işlemi biraz zahmetli oluyordu. Sonrasında ise makinanın arkasında bulunan 4 yön tuşunun tamamına fokus noktası seçimini ayarlayarak daha pratik çekimler yapabildim. Odak noktasını ortada bırakıp, kadraj kaydırma yöntemiyle netlik yapmadığım icin bu konu benim için en önemli unsurlardan biriydi. Yön tuşlarının diğerlerinde makro, film benzetimi ve WB seçimi gibi çok kullanmadığım ayarlar olduğu için bir pratiklik kaybı yaşadığım söylenemez. Ayrıca makina üzerinde 2 tane daha kısayol atama tuşu bulunuyor. Bir tanesi deklanşörün yanında (Wİ-Fİ), diğer ise objektifin hemen yanında bulunuyor. Ben objektifin yanındaki “Fn” tuşuna zaman ayarlı çekim kısayolunu atadım. Wi-Fi ise bence olması gerektiği yerde..
XT-1’in LCD ekranı ise hareketli. Hareketli olduğunu ilk makinanın arkasına bakarak anlamak çok güç. Sanki hareket etmeyen sabit bir LCD gibi duruyor. Aynasız modellerde hareketli LCD’lerin avantajları çok fazla. Özellikle benim gibi eğilmeye üşenen biri için ideal. Çekimlerimin yarısını vizörden yarısını da LCD’den yaptım sayılır. LCD’den yaptığım çekimlerinin %30’unu ise LCD’yi hareketli konumda kullandım. LCD’den çekim yaparken ya da özellikle izlerken dokunmatik ekran olmasını istediğim durumlarda oldu. Dokunmatik ekran bu model için uygun bir seçenek değildir belki ama ilerki modellerde olmasını isterim. Bazı durumlarda vakit kazandıran bir özellik.
Aynasız fotoğraf makinaları karşısında en fazla önargı elektronik vizörde yaşanıyor. DSLR kullanıcılarının çoğunluğu optik vizörden görmeyi tercih ettiği için aynasız modellere vizörlü olsa dahi mesafeli duruyorlar. Benim de başlarda sorun ettiğim bu duruma daha öncesinden alışmıştım. Aynasız model kullanacaksam kesinlikle vizörlü bir modeli tercih ediyorum. Aynasız makinalarda elektronik vizöre alışmışsanız sorun ettiğiniz şey EVF büyüklüğü ve berraklığı oluyor. XT-1 vizörü 0.77x değeriyle şu anda piyasadaki en büyük vizörlerden birine sahip. Bu haliyle rahat bir kullanım sunuyor. XT-1 EVF’nin normal LCD görüntüsünden biraz daha renkli bir sonuç verdiğini gözlemledim. Belki saturation değeri biraz daha az olmalı ya da kullanıcı için böyle bir opsiyon tanınmalı. Belki bir güncelleme ile bu özellik gelebilir.
Çarıklı mezrası her türden hayvan iç içe yaşıyor. Atlar, köpekler, tavşanlar ve hemen ileri de flamingolar ve envai çeşit kuşlar. Hatta sabah saatlerinde bir kurta rastladık. Yanımda 35 mm objektif olduğu için ben çekemedim. Aynı şekilde flamingoları da çekemedim. Bu tür çekimler için Fuji’nin XF serisi 55-200 mm objektif gerekiyor. Fakat ben genel olarak çok fazla zoom tercih eden biri değilim. O yüzden flamingo fotoğrafları benim için bir kayıp değildi. Bunun yerinde 18-55 mm ile manzara fotoğrafı çektim.
Fotoğrafları RAW olarak çektiğim için WB ayarını sonradan yapıyorum. Makinanın AWB tercihinin bazı fotoğraflarda biraz soğuk renklerden yana olduğunu gözlemledim. Genellikle ya tam değerinde ya da biraz soğuk verirken, hiçbir fotoğrafımda renk sıcaklığı fazlalığına rastlamadım. Hangi makinayla çekersem çekeyim beyaz ayarını ve pozlama telafisini kesinlikle her fotoğrafımda yeniden gözden geçiriyorum. Bu yüzden köpek fotoğrafı ve Sultan Sazlığı fotoğraflarının renk sıcaklığını belirli bir oranda arttırdım.
Netleme hızını ise o an önümüzde bulunan alanda bize atıyla show yapan modelimizle deneme şansım oldu. Bunun için makina ayarımı sürekli netleme (AF-C) ye getirdim. Netleme seçenekleri makinanın ön tarafında M-C-S kadranıyla yer alıyor. Ulaşmak ve değiştirmek oldukça basit. Makinayı ise iso kadranı altından yer alan seçeneklerden sürekli çekim moduna aldım. Yani parmağımı deklanşöre basılı bir şekilde tutacağım ve makina o esnada her çekimden sonra tekrar netleme yaparak çekecek. Bu sayede makinaın çekme hızını, karta yazma hızını ve fokus hızını aynı anda test edebilirdim.
Pan yapmak elbette biraz da objeyi eşzamanlı takip etmek gibi bir kullanıcı mahareti gerektiriyor. Bu fotoğrafda biraz olsun konuyla senkron olabilmişim. Makinanın seri çekim hızında hiçbir sorun yaşamadım. Oldukça hızlı bir makina. Zaten saniyede 8 fps çekim yapabiliyor. Sürekli netleme de ise yine firem olmadı. Fotoğrafların hepsinde makina netlik yapmayı başarabilmiş. Makinada AF seçeneklerinden yüz tanıma özelliği var ama ben noktasal ölçüm yapmayı tercih ettiğim için çok üzerinde durduğum bir özellik olmadı. Belki anı fotoğrafları çekerken bu özelliği aktif edip daha seri yapmak icin kullanabilirim. Bunun dışında kullanacağımı sanmıyorum.
Karta yazma hızı ise beklentimin biraz altında kaldı. Biraz da kullandığım kart ile ilgisi olduğunu da düşünüyorum. Yanımda extreme yada ultra hızında kartlar olmadığı için sağlıklı bir sonuca ulaşamadım. Belki ilerde hızlı bir kart ile benzer bir deneyim yaşarsam yine yazının bu kısmını güncelleyebilirim. Karta yazma hızının yanı sıra karttan okuma hızı da biraz düşük gibi geldi bana. Yani fotoğrafı çektikten sonra izlemek istediğimde 2 saniyelik bir açılma süresi bekliyorum. XE-2 kullanırken makina, fotoğrafın asıl boyutu yerine önizlemesini ekrana getirdiği için bir beklenme yaşanmıyordu. Daha öceki modelde olan bu özellik belki XT-1 de yer almalı. Çünkü her çekimden sonra çektiğim fotoğrafları anlık kontrol eden biriyim. Bu sürede fotoğrafın gerçek boyutlu hali yerine önizleme boyutu fotoğrafta gerekli kontolü yapmama yetecektir. Tüm fotoğraflar arasında gezinti yapmak istediginizde çok hızlı bir şekilde fotoğraflar taranabiliyor. İlk çekim sonrası yaşanan bu gecikme ise ya daha hızlı bir kartla ya da bir güncelleme ile çözülebilir.
Edit: Yazının kart yazma ve okuma ile kısmını daha sonra güncelleyeceğimi söylemiştim.
Bu çekimleri yaparken kullandığım kartlar piyasada 15-20 TL’ye satılan düşük yazma ve okuma hızına sahip kartlardı. Bu yüzden başka kartlar ve DSLR makinalarla uzun bir süre yazma ve okuma hızını test ettim. 90 mb/s ve 60 mb/s kart ile hem Canon 6D hem Canon 70D ‘yi XT-1’i yanına koyarak denemeler yaptım. Elbette bu testimi yaparken göz kararıma güvendim 🙂 Bu değerdeki makinalar RAW bir görüntüyü 90 mb/s’lik bir kartla ortalama 1 saniyede karta yazıyor. Elbette dosya boyutları birbirinden biraz farklı. Fotoğrafı okurken de yine bir saniyelik bir süre gerekiyor. Yalnız bu DSLR modeller ve benim bir önceki paragrafta bahsettiğim XE-2’deki önizleme görseli sayesinde makina anında yanıt veriyor ve daha hızlı okunuyormuş gibi bir intiba yaratıyor. XT-1’de çeker çekmez izlemek istediğinizde önizleme görseli olmadığı için, kartın tam yazmasını beklemek gerekiyor. Yoksa denediğim makinaların karta yazma ışığı genellikle aynı tepkiyi veriyor. Bir çok kullanıcı fotoğraflarını izlerken, diğer taraftan da makinanın yanında kırmızı ve sarı şekilde yanan ışığa rastlamıştır.
Psikolojik olduğunu düşündüğüm bir başka neden de, çektiğimiz görüntüyü hemen izlemek istediğimizde görüntünün yerine kum saatini anımsatan, ilerleme çubuklarına benzeyen bir bekleme animasyonun yer alması. Bu animasyon, makina hızlı olduğu halde hız algısını azaltan bir etkiye neden oluyor. Eğer bir güncelleme gelecekse o animasyon yerine önizleme görseli gelmeli.
Bu güncelleme yazısının sonucunda şunu söyleyebilirim. Bir sistem en zayıf halkası kadar çalışır. Hızlı bir makina aldığınızda makinanın performansını, kullandığınız kartlarla düşürmeyin. Ayrıca bu araştırmaları yaparken XT-1’in yüksek yazma ve okuma hızı veren UHS-II iki formatını da desteklediğini öğrenmiş oldum. Sonuç: Makina kart yazma ve okuma hızında herhangi sorun yok. (27.04.2014 )
Xt-1’in enstantene üst sınır 4000’de. Gündelik çekimlerinde çoğu zaman daha hızlı çekim ihtiyacım olmuyor. Olduğunda ise 4000 enstantene değeri benim için yeterli oluyor. Fakat gündüz çekim yaparken doğrudan güneş ışığının sert olduğu zamanlarda f 1.2 veya f 1.4 gibi en açık diyafram değerlerinde çekim yaparken makina daha yüksek bir enstantene değerine gereksinim duyuyor. Bu yüzden 1.4 değerinde çekim yapmak isterken bu sınır nedeniyle diyafram değerini 2.8 gibi bir değere yükseltmek gerekiyor. Aşağıda f /4 ve 4000 enstantenede çektiğim fotoğraf yer alıyor.
O esnada 4 GB’lık yedek kartımı bu fotoğrafları çekerken bitirdim. Fotoğraflarımın hiçbirinden makinadan kaynaklı fokus kayması ya da sorunu yaşamadım. Bir kaç fotoğrafı ben titretmişim. Hazır 4 GB demişken ; yanımda 16 GB ikinci yedek kartım olmasına rağmen o esnada ilk defa karşılaştığım bir sorun yaşadım. Ekranda “Sayaç Dolu” gibi bir ibare gördüm. Bunun ne anlama geldiğini ilk başta idrak edemediğim için sürekli format atıp durdum karta. Ancak her defasında böyle bir uyarı geliyordu. Makina ayarlarında sonradan farkettiğim klasörleme numarası ile ilgili bir ayarla sorunu çözdüm. Tam hatırlamıyorum ancak numaraları yeniden başlat ya da devam ettir gibi bir seçenek üzerinden bu uyarıyı kaybettim. Belki de bu durum her makinada var ve ben ilk defa karşılaşıyorumdur. İş te o esnada makinada 4 Gb kart vardı ve çekime onunla devam etmek zorunda kaldım.