Yazılar

Instagram ve Diğerleri

Instagram'a yüklenen ilk fotoğraf

Instagram’a yüklenen ilk fotoğraf

Fotoğraf artık ele avuca hiç sığmaz oldu. Bugüne kadar dizginlenmesi için o kadar çok tanımlama, kategorilendirme yapılsa da bir yere konulamadı.   Deklanşöre bastıktan sonraki çıkan görüntüye isim bulmak için ne kavgalar verildi, ne paneller düzenlendi ve ne yazılar yazıldı. Kimi belge, kimi anlam kimi ise sadece anı dedi. Belge diyen anlamcıyla, anlam diyen belgeciyle her ikisi birden anıcıya laf yetiştirip durdu. Anı çeken hep dışlanan tarafdaydı. Tatilde çektiği güneş fotoğrafını akrabalarına göstermekle meşgul olduğu için bu kavgaların biraz da seyircisi durumundaydı. Diğerleri bir şeyler yazar bu okurdu, diğerleri fotoğraf çeker bu imrenirdi. Aklında kalan dağınık sözcükleri de yine arkadaşlarına ve akrabalarına anlatırdı. Gördüğü güzellikleri çekerken keyif almak dışında  pek de bir beklentisi yoktu. Anlamcılar ve belgeciler ise kendi aralarında aforizma savaşı  yapıyordu. Bu aforizmalar kitaplaşıyor ve yeni nesillere naklediliyordu. Bu yüzden de “fotoğrafa yeni başladım bari gidip bir kitap alıp da okuyayım” diyenler karşılarında bu isimleri görüyordu. Analogdan dijitale evrilme esnasında kapanan, sadece kırsal yerlerdeki fotoğraf stüdyoları değildi. Bir devir de kapanmıştı. Fotoğraf artık baskılı olmak zorunda değildi. Bu dönemde yine fotoğrafı avuçlama güdüsüyle yeni tanımlar üretildi ama fotoğraf hiç de ele avuca gelmedi. Bütün bunlar yaşanırken gözlerden ırak yerlerde elit sergiler düzenleniyor ama davet eden ve edilenlerin dışında kimsenin haberi olmuyordu. Hala da olmuyor 🙂 Çünkü o grup ise hepsini birden dışlamıştı 🙂

Günün birinde Instagram diye bir şey icat ettiler. Herşey alt üst olmaya başladı. Bana göre çoktan  alt üst oldu ama kanıksanması uzun sürecektir 🙂 Anı fotoğrafı çekenlerin intikamıydı bu. An itibariyle 300 milyonluk bir nüfusuyla konuşma sırası onlara geçti. Kendi yarattıkları döngü içerisine ise “ fotoğraf bu olmalıdır” diye tavır takınan kimseyi almıyor, kabul etmiyor, hepsini birden dışlıyor. Üstelik fotoğraf makinası üreticilerine Wi-Fi zorunluluğu bile getirdiler. Çok güçlüler. Like ile beslenen ve günden güne daha da devleşen bu grup önüne çıkan tüm yargıları yıkıyor ve öylece bırakıyor. Herhangi bir tanımlama da bulunmadığı gibi, kime neyi yapması gerektiği konusunda da herhangi bir öğretide bulunmuyor. Öylesine çekilmiş bir köpek fotoğrafının görsel bir devrime neden olacağını kim bilebilirdi ki?

Kimi fotoğraf çöpülüğü, kimi ise sosyal paylaşım alanı dedi onun adına. Kimi ne güzel fotoğraflar var derken, kimi saçma sapan abartılı fotoğraflar dedi.. Fotoğrafı tanımlayıp yönetmeyi düşünen önceki kitle “yönetme” amacını gerçekleştiremeyince bu defa da Instagram’ı tanımlama yoluna gitti. “Ne o öyle ? kare fotoğraf mı olur? Öyle şey mi olur?” diyerek kavga egzersizi yapmaya başladı benzer düşüncedeki arkadaşlarının yanında. Hem kare fotoğrafın altın kesim noktası, oranı nasıl olacaktı ? Bugüne kadar okuduğu fotoğraf sanatı(!) kitaplarındaki örnek fotoğraflar hep uzundu. Öğretilerde uzun fotoğrafın bir tarafına bir şey koyuyorsan diğer tarafına da bir şey koy ki fotoğraf devrilmesin” deniliyordu. Ödüllendirilen bütün fotoğraflar uzundu Artık böyle fotoğraflardan iki instragram karesi elde ediliyor 🙂  Tüm  hayaller dikdörtgen kurulmuştu. Hayır mümkün değil kare olamaz, olmamalıydı 🙂 Yoksa arşivindeki onlarca fotoğraf yalnızlaşacaktı. Öyle ya günümüzün gizli diktesi “herşeyi paylaşın” yönündeydi. Uzak ülkelerden çoğunlukla parayla kaydolunarak toplanan yarışma  puanları ile yaşayan Uluslararası fotoğraf sanatçıları (!) ise, kendi serüvenlerinin haklılığını daha yüksek sesle anlatmaya çabalarken, Instagrammerlar ise adeta hayat veren like serumları ile büyümeye devam ediyor. Kazananın daha popüler olacağı “Puan”larla, “Like”’ların dillendirilmemiş savaşı..  Fotoğrafla ilgilenmeye başlamış  erken yaştaki biri,  bilindik fotoğraf sanatçıları(!)ndan önce Instagram fenomenlerini tanıyacak.  Teknolojik nedenlerden dolayı da kimin kazanacağı  kaçınılmaz görünüyor.

“Eline fotoğraf makinası alan kendini fotoğrafçı zannediyor” cümlesinin özneleri ellerindeki cep telefonları ile İnstagram’ın mabedi sayılacak  Eyfel kulesini turlarken, puan fotoğrafçıları ise  hala en iyi sürü fotoğrafını çekene  plaket verme derdinde..

Bugün bu mecrayı acımasızca eleştirenlerin bir kaç yıl içinde usuldan usuldan oraya yanaşacaklarını kestirmek ise hiç de zor değil. Bu hep böyle oldu.  Instagram, kalıplaşmış olan  fotoğraf anlayışını yok edecek gibi görünüyor. Bu iyi haber sayılabilir.. Kötü haber ise bütün bunların kimlere yarayacağını biliyor olmamız.

Fotoğraf ın son mecrası Instagram olmayacaktır elbette.  Belki de topyekün dijiatele karşı gelip yeniden eski günlere döneriz 🙂