Yazılar

Fujifilm X-T3 İlk İzlenimlerim

X-T1, X-T2 ve nihayet X-T3.. Fujifilm’in en yoğun kullandığım serisinin yeni makinasını da henüz duyurulmadan önce deneyimleme şansı buldum. Makina birkaç haftadır bendeydi. Aslında daha uzun bir süre inceleme yapacaktım ama makina tahmin edilenden önce duyurulunca ben de ilk izlenimlerimi sizlerle erken paylaşmak istedim. Test için gelen bu makina’nın RAW çekimlerini açacağım bir program olmadığı için yazımda Jpeg fotoğraflara yer vereceğim. İncelemeyi yaparken çok özel birşey yapmadım. Daha önce nasıl çekiyorsam, nerede çekiyorsam yine aynı şekilde çektim. Bu sayede makinayı kendi çekimlerim için daha iyi yorumlayabildim.

Yazıya başlamadan önce isterseniz Fujifilm X-T3 ile çektiğim “yakınlar” isimli videoyu izleyebilirsiniz.. Yüksek kalitede izlemek  için 1080p seçmeyi unutmayın

Fotoğraf ya da video tarafında konuşacaklarımıza başlamadan önce tasarım ve işlevsel yeniliklerleri ile başlayalım.

Tasarım

Zaten klasik görünüm felsefesiyle yola çıkan bir tasarımın her yıl değişmesi beklenen bir durum değil. Eğer fotoğraf makinalarında klasik görünümü tercih ediyorsanız onun zamanla modern çizgilere sahip olmasını ya da tam tersi daha eski görünümlere doğru uyarlanmasını istemezsiniz. Ne zaman ki teknolojik bazı yapısal yenilikler artık makinanın değişmesi gerektiğini zorunlu kılar o zaman değişebilir. Ya da kullanıcılar mevcut tasarımı banal bulmaya başlarsa o zaman da piyasa şartları gereği tedavülden kalkar ve yerini yeni bir tasarıma bırakır. X-T serisi klasik çizgilere sahip ve her yeni modelde de bu çizgiyi devam ettiriyor. Muhtemelen ilerde çıkacak X-T4’de X-T5’de ufak güncellemeler dışında aynı tasarıma sahip olacaktır. X-T3’ü elinizde tuttuğunuzda X-T2 ile birebir ayı hissiyatı yaşayacaksınız. Bazı butonların sertleşmesi, bazı çıkıntıların artması ve kadranların küçülmesi dışında tasarımsal bir değişikliğe gidilmemiş. Her buton bir önceki model olan X-T2 ile aynı yerinde. Bu aynı seri üzerinde alışkanlık kazananlar için bir kolaylık olacaktır. X-T serisinin tasarımı benim en sevdiğim ve en kullanıcı dostu tasarıma sahip. Sonrasında ise X100F tasarımını beğeniyorum. X-T3 gümüş ve siyah olarak satışa çıkıyor. Gümüş tasarım daha retro bir hissiyat verse de ben siyah olanını tercih ediyorum.

Nihayet bu model de dokunmatik ekrana yer verilmiş. Tıpkı Apple gibi Fujifilm’inde böyle lafı bile edilmeyecek ufak meseleler karşısında tutucu bir tarafı var 🙂 5-6 yıl önce piyasada yer alan bu teknolojiyi ancak şimdi bu seriye kazandırıyor. Nihayet dedim ama bu birkaç haftalık sürede kullandın mı diye sorarsanız cevabım hayır olacaktır. Alışkanlıklar kolay değişmiyor. İlk defa X-T serisine sahip olacak biri dokunmatik ekranı sürekli ve anında kullanacakken eski kullanıcılar bu yeniliğe üvey evlat muaemelesi yapacaktır diye tahmin ediyorum. Oysaki GFX kullanırken çoğu işlemimi dokunmatik ekrandan yapıyordum. Dokunmatik ekranı en çok da tripod üzerinde kullanacak gibi duruyorum. Elde çekimlerde burnum dokunmatik ekrana değiyor ve netleme noktasını değiştiriyor. Bu yüzden hemen geri kapatıyorum bu işlevi. Tripodla çekim dışında çekilen fotoğrafları izlemek için de konfor ve hız sağlayacaktır. Ama şimdilik şurda dursun diyorum. Bununla birlikte dokunmatik ekrana sağa sola ya da yukarı aşağı kaydırarak bazı kısayollara ulaşabiliyorsunuz. Örneğin ben teraziyi görmek istediğimde bu kısayolu kullanıyorum.

X-T3’ün tasarımda ben ne isterdim? X-H1 de olan üst ekranın olmasını isterdim. O kadar büyük olmasa da çeşitli durumları gösteren küçük bir ekran fena olmazdı. Uzun süreli video çekimlerinde parmaklarım hafif acıyacak kadar yanlış bir pozisyonda kalıyor. X-T3’ün sağ tarafında X-H1 kadar çıkıntı olmaması buna neden oluyor. Fotoğraf için sorun değil ama video çekerken problem yaratıyor. Muhtemelen grip ile daha iyi bir tutuş olacaktır. Ama onu henüz denemedim. Zaten video çekecekseniz pil sorunu yaşamamak için grip ile çekmek gerekiyor. Kendi çekimlerimde ise zaten çok uzun planlarım olmuyor. Maksimum 10 saniyelik görüntüler planlıyorum.

Daha önceki modelde olmayan kulaklık girişi X-T3e’konulmuş. Böylece mikrofonlu çekimlerde sesi kontrol edebileceksiniz. Gayet de iyi olmuş. Kulaklık takmak için grip bulundurma zorunluluğu olmayacak artık.

USB-C bağlantısı, mikrofon girişi ve dokunmatik ekran bu tasarımın yenilikleri olarak göze çarpıyor. Yine UHS-II destekli çift hafıza kartı bu makinada da bulunuyor.

Özetlemek gerekirse bu tasarımı seviyorum. En çok da diyaframı objektiften değiştirmeyi..

Her yeni makinayı denediğimde karşıma çıkan ve her defasında nereden düzelteceğimi o an anda tam da bilemediğim “sayaçlarınız doldu” uyarısı X-T3’de de çekimin ortasında karşıma çıktı ve yeni çekime izin vermedi. Makina menüsünün kuytularındaki “yeniden” ve “devamlı” seçeneklerinden “yeniden” olanını tercih etmek gerekiyormuş. Keşke bu bu seçenek default olarak gelse de her seferinde gerilmesem ve ne anlama geldiğini çözebilsem 🙂

Hız

Daha önceki inceleme yazılarımın birinde bu hız konusunda daha ne yapılacak ki demişliğim var. Benim hızım sanırım makina hızlarının gerisinde olmalı ki o yüzden böyle bir ifade kullandım. Çünkü X-T2’nin hızından gayet memnundum ve tam kapasitede de hiçbir zaman kullanmadım. Elbette bu başlıktaki hızdan kastım sadece saniyedeki çekim sayısı değil.

-Buffer hızı
-Karta yazım hızı
-Sürekli netleme hızı
-İşlemci hızı

Hız demek aslında kalite ve kararlılık demek. Bazen ben de bu bağlamdan uzaklaşarak havalı seri deklanşör sesi” gibi değerlendiriyorum hız konusunu (şıkşıkşıkşıkşıkşık… vay be hıza bak:). Aslında hızlı bir işlemciniz varsa daha çok dataya sahip bir video parçasını elde edip sonrasında bu esnek görüntüyle daha uç değerlerde oynayabiliyorsunuz. Siz o videoyu çok sakin çekseniz bile içerde bir şeylerin hızlı olması gerekiyor ki kaliteli sonucu verebilsin. Peki bir video çekerken o kadar yüksek değerlere ihtiyacımız var mı? Sinematik tonlamalar, özel prodüksiyonlar için gerekiyor. Ama anı kaydetmekse derdiniz değerleri düşükte tutabilirsiniz.

Yeni “X Proccesor 4” işlemcinin hızını işlem yaptığınız her an hissedebiliyorsunuz. Netleme süresi, karta yazım hızı da hiç bir kullanıcıyı yarı yolda bırakmayacak gibi duruyor. X-T2’deki 325 Af noktası, X-T3’de 425’e çıkarılmış. Tam ekrana yayılan faz algılamalı netlik noktaları hata yapmayı epey zorlaştırıyor. Güvende hissettiriyor.

X-T3 saniyede 11 kare, elektronik shutter da ise 20, spor modda ise saniyede 30 kare verebiliyor. İlk defa X-T3’de yer alan spor modu ile makina croplu bir moda geçerek saniyedeki çekim sayısını arttırıyor. Hız gerektiren sportif durumlar için seri çekimler arasındaki ekran kararmasını da (blackout) engellemiş oluyor.

Yüz ve göz tanıma algoritması hiç olmadığı kadar güzel ve kararlı çalışıyor. Özellikle vlog çekenler, röportaj yapanlar için faydalı olacaktır.

Fotoğraf Kalitesi

Dediğim gibi henüz Jpeg sonuçları sizlerle paylaşıyorum. Fotoğraf edit programları RAW desteğini duyurduğunda daha iyi gözlem yapabiliyor olacağım. ISO değeri jpeg çıktılarda 160’dan başlıyor. RAW çektiğiniz de 80 ISO’da çekim yapmak mümkün. Makinanın yüksek ISO performansını denemedim. JPEG çekmeyi sevmiyor olmamın da bununla ilgisi var. Çok fazla fotoğraf çekmedim ama çektiklerimi de ETERNA renk profilinde çektim. Daha yumuşak ve doğal sonuçlar verdiğinden o şekilde çektim. Jpeg üzerinde sonradan bir işlem yapacaksam ETERNA’nın bu derinliğinden yararlanmak istedim. X-T3 26 MP bir çözünürlükle geliyor. Bu çok önemsediğim bir durum olmadı. 24 mp’de idealdi benim için. Dinamik aralık tarafında iyileştirmeler yapıldığı da söyleniyor. Bunu video çekerken hissettim ama fotoğraf çekerken RAW sonuçlarını göremediğim için gözlemleme şansım olmadı. Neticede yeni bir sensörün avantajları elbette olacaktır. X Trans CMOS 4 olarak adlandırılan yeni sensör bir öncekinden her konuda az da olsa iyi olmak durumunda. (Jpeg formatında fotograf düzenelerken bile dinamik aralığının yükselmiş olduğunu hissettim)

Video Kalitesi

Önce parametrelerine bir bakalım..

– 4K 60 FPS
– FHD 120 FPS
– 10 Bit 4.2.0 dahili kayıt (h-264)
– 10 Bit 4.2.2 harici kayıt (H-265)
– Zebra modu
– Genişletilmiş video menüsü
– 4K’da 400 mbps, FHD’de 200 mbps’ye kadar bitrate
– F-log
– Eterna Profili
– Mikrofon Girişi
– Kulaklık Girişi
– İki farklı codec seçeneği (long -All in)

Bu parametrelerden sonra video tarafında ciddi iyileştirmelerin olduğunu anlıyoruz.

Hemen şunu söyleyim. Video konusunda çekerken de sonrasında işlerken de X-T2 ile arasında ciddi bir fark gördüm. Üstelik 8 bit seçeneğinde çekiyor olmama rağmen bunu deneyimledim.

4K 60 FPS seçeneği ben hariç çoğu kişinin beklediği bir özellikti. Bu sayede 4K da daha akıcı, yavaşlatılmış görüntüye izin veren bir hızda çekiyor olacaklar. Full HD tercih edenler bile belki arada 4K 60 FPS çekip sonradan crop yaparak masa başında yeniden kadrajlama fırsatını bulacaklar.

Sürekli netleme modunda video çektiğinizde ise aşağıdaki gibi bir performans sergiliyor.

Benin en çok beklediğim ise bit değeriydi. Video renkleriyle kendimce oynamayı seviyorum. Daha fazla renk daha çok esneklik demek. Henüz videoya yeni başlayanlar için şu bilgiyi vermekte fayda var. 8 Bit demek videoda maksimum 16 milyon renk, 10 Bit demek ise 1 milyar renk demek. Merak edenler Google’dan daha detaylı bilgiye ulaşabilirler. 8 ile 10 arasında %20’lik değil %bilmem kaç’lık bir değer artışı söz konusu aslında. Bu fark en çok da renk geçişlerinin ve çeşitliliğinin fazla olduğu kompozisyonlarımız üzerinde renk düzenleme yaparken işimize yarayacak. Bunu zihnimizde şu şekilde hayal edebiliriz. Düz mavi bir duvar üzerinde asılmış sarı ışık veren bir apliğimiz olduğunu varsayalım. Apliğin verdiği sarı ışığın azalmaya ve mavi duvarın mavi gibi görünmeye başladığı o aralığı akıcı ve kayıpsız bir şekilde elde etmek istiyorsanız daha yüksek bit derinliğine yani daha çok renge ihtiyacımız var. Sarının ve mavinin binlerce tonuna ihtiyacım var. Eğer elimde az renk varsa o geçiş tatsız olacak, kırılmalar, toplaşmalar vs başlayacaktır. İnsan teni sadece bir renkten oluşmuyor. Kırmızı ile sarı arasında kim bilir kaç renk vardır. İyi bir ten rengi, iyi bir doğa çekimi için de yüksek bit değeri her zaman avantaj sağlayacaktır.

Aşağıdaki videoda farklı kompozisyon için yorumladığım farklı tonlamalara göz atabilirsiniz. F-LOG ve color grade yapılmış hallerini peş peşe izleyebilirsiniz.

İlk defa çektiğim videolara istediğim rengi verebilmenin rahatlığını yaşadım. Bu konuda aklında soru işaretleri olanlar için çok net söyleyebilirim ki video kalitesi mükemmel.

Slow Motion çekimlerde ortaya çıkan piksel dağınıklıkları ve bozukluklarına X-T3’de rastlamadım.

X-T3 bendeyken 4-5 defa fotoğraf ve video çekimine çıktım. Demo bir ürün olmasına rağmen hızını ve kalitesini çok beğendim. Sabırsızlıkla gerçek sürümü bekliyorum.

Sizlerde yorumlarınızı bırakabilirsiniz. Facebook yorum panelini kullanırsanız sevinirim. Diğerinde biraz sorun var.